Sayfalar

26 Temmuz 2015 Pazar

Meleklerin Kanı~Nalini Singh (Lonca Avcısı #1)




Orijinal adı: Angels' Blood
Sayfa sayısı: 467
Basım yılı: 2012

Sürekli online satış sitelerinde gördüğüm ama bir türlü elimin gitmediği ve şu an pişman olduğum, keşke daha önce alsaymışım dediğim mükemmel bir kitap!!!
Başkahramanımız Elena Deveraux bir Vampir Avcısı. Ayrıca çok da özel bir gücü var. Bu özel gücü yüzünden ona bir iş teklifi geliyor ki olaylar ondan sonra fena karışıyor. Birazdan ufacık da olsa değineceğim. Fazla spoiler vermek istemiyorum çünkü:D

Evet, Nalini'nin yarattığı bu dünyada melekler dünyayı yönetiyor. Her bölgenin bir başmeleği var. Ve onların altında çalışan vasıfsız melekler. Vampirleri de melekler yaratıyor zaten. Ama bazıları yoldan çıkıp efendilerine -meleklere- itaatsizlik ediyor. Burada devreye avcılar giriyor.


Orijinal kapak
İşte sevgili başkahramanımız Elena da onlardan biri. Bir gün başmelek Raphael - kendisi tam bir taş olmaktadır- ona bir iş teklifinde bulunur. Birini avlayacaktır. Ama bu biri ne vampir ne de melektir. Avlayacağı kişi bir başmelektir. 

Başmeleklerin de kendilerine özgü güçleri var. Yaşlandıkça onlarda oluşuyor. Yani anlarsınız ki bir başmeleği yakalamak hiç de kolay değil. Onlar yenilmezler. Elena da bunun farkında tabi. Ama kim Raphael'in teklifini geri çevirebilir ki? İnsanın boynunu kırıverir valla!!! O.o

Sevgili Elena bu işi tabiki kabul ediyor, binbir tereddütle. Raphael de ona bu işte yardımcı olacaktır. Hatta kişisel olarak her şeyde yardımcı olacaktır. 

Bu profesyonel ilişki -ki hiç öyle de olmamıştı. Elena her şeye rağmen Raphael'e meydan okuyup duruyordu- bir anda arzuyu da içinde barındırmaya başladı. Raphael Elena'yı arzuladı. Ama Elena biliyordu ki "Başmelekler, ölümlü oyuncaklarıyla oynarken onları fark etmeden kırabilirdi."

Ama tabiki Elena iradeli çıkmadı - iyiki de çıkmadı bizde Raphael'in romantik yüzünü gördük- . Kendini başmeleğe teslim etti. Ve güzel bir aşk ortaya çıktı.

Öncelikle belirtmeliyim ki kesinlikle vıcık vıcık aşk yoktu. Fantastik öğelerle romantizm o kadar güzel harmanlanmıştı ki şaşırıp kalmamak elde değil. Beni gerçekten çeken bir kitaptı. Raphael'in, bir başmeleğin yavaş yavaş bir ölümlüye aşık olması ve onu paylaşamaması...

Kitabın sonu özellikle çok hoşuma gitti. Tabiki burada söylemiyorum. Ama okuyunca cidden çoook hoşunuza gidecek. Elena gerçekten çok güçlü bir karakter. En çok da hoşuma giden kitapta bu oldu. Fantastik kitaplarda zayıf ve özellikle bayan zayıf karakterlerden hiç hoşlanmıyorum. 

Elena beni bu kitaba bağlayan en önemli etkenlerden biri oldu. Gerek sivri dili gerek keskin zekasıyla kitabı doldurmuştu. Tabiki kitaptaki en çok sevdiğim şey - kişi- Raphael idi. Her şeyi dolu dolu yaşayan bir başmelek olur kendisi. Öfkesini de sevgisini de bana hissettirdi.

Kitaptaki diğer karakterler de hiç atlanmamış. Hepsi çok güzel bir şekilde işlenmiş. Hiçbiri içi kof karakterler değil. Kitabın dili akıcı, sade ve anlaşılır. Son zamanlarda okuduğum iyi fantastik kitapları arasına girer. Kesinlikle girer!

Serinin diğer kitaplarını da merakla bekliyorum. 2012 senesinde çıkan bir kitabın serisinin hala çevrilememesi beni cidden üzüyor. Bir an önce devamını bekliyorum.



İnternette araştırıp serinin diğer kitaplarını bulamayan ben D&R'a gidip sistemden serinin devam kitaplarına baktırmış biri olarak bu kitabı çok beğendiğimi belirtmeliyim.

     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder